Vergi hukukunda ödeme emrine itiraz - Viva Avukatlık ve Danışmanlık

Ödeme emrine itiraz, verginin tahsili amacıyla mükellefe tebliğ edilen ödeme emrine karşı başvurulan yoldur. Vergi hukukunda, vergilendirme sürecinin son aşamasını oluşturan “Verginin Tahsili” kelime anlamı itibarıyla ödenecek hale gelen alacağın mükelleften alınması anlamına gelmektedir. Vadesinde ödenmeyen amme alacaklarının 15 gün içerisinde ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması için ilgililerine, tahsile yetkili vergi dairesince düzenlenen “ödeme emri” tebliğ edilmektedir. Tebliğ edilen ödeme emrine itiraz için ödeme emrinin içeriği de önemlidir.

Ödeme emrinde, ödenmesi gereken vergi borcun asıl ve ferileri, borcun neye ilişkin olduğu ve miktarı ile nereye ödenmesi gerektiği, borcun zamanında ödenmemesi veya mal bildiriminde bulunulmaması halinde ilgilinin tazyik hapsi ile cezalandırılacağına ilişkin bilgiler yer almaktadır.

Ödeme emri tahsile yetki vergi dairesi tarafından vergi mükellefi olduğu düşünülen kişi veya kurum hakkında tanzim edilir. Dolayısıyla ödeme emri düzenlemeye yetkili vergi dairesi, vergiyi tahsil etmeye yetkili vergi dairesidir.

Peki, tarafınıza bir ödeme emri gönderildiğinde ne yapılması gerekmektedir?

,Ödeme emrine itiraz, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58’inci maddesinde düzenlenmiştir. Ödeme emrine itiraz;

  • Böyle bir borcun bulunmadığı,
  • Borcun kısmen ödendiği veya
  • Borcun zamanaşımına uğradığı sebepleri ileri sürülmek suretiyle yapılabilmektedir.

Öte yandan, ödeme emri ile tebliğ edilen vergi borcunun tamamına itiraz edilebileceği gibi bir kısmına yönelik de itirazda bulunabilmektedir. Ancak, borcun bir kısmına itiraz edildiğinde, itiraz edilen kısmın neye ilişkin olduğu ve miktarının ne olduğunun açıkça gösterilmesi gerekmektedir.

Amme alacakları, vadesinin denk geldiği takvim yılını takip eden takvim yılının (Örneğin; vadesi 2018 takvim yılına denk gelen bir vergi borcuna ilişkin zamanaşımı süresi 2019 yılından başlayıp 2023 yılının sonunda dolmaktadır.) başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmediğinde zamanaşımına uğramakta olup tarafınıza tebliğ edilen ödeme emri ile ödenmesi talep edilen kamu borcunun zamanaşımına uğrayıp uğramadığına yönelik itiraz da ödeme emrine itiraz sebeplerinden olabilecektir.

Zamanaşımı süresinin hesabının ödeme emrinin tebliğ tarihine göre yapılması gerekmekte olup tebliğ usulünde bir hata yapılmış ise bu durum zamanaşımı süresinin hesabı bakımından önem teşkil etmektedir.

Ödeme emrine karşı dava açma süresi nedir?

Ödeme emrine karşı vergi mahkemesi nezdinde dava açılması için öngörülen yasal süre, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gündür. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Sürenin kaçırılmasından sonra (tebligatın usulüne uygun yapılmadığının ispatlanması hali dışında) dava açılması durumunda işlemin hukuka uygunluk denetiminin yapılması mümkün olmayacaktır.

Ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi mahkemesinde açılacak davada, mahkeme tarafından ödeme emrinin iptal edilmesi halinde ödenmesi gereken vergi borcu ortadan kalkmış olacaktır. Vergi dairesince düzenlenen ödeme emri de bir idari işlem olduğundan idari işlemlere yönelik hukuka uygunluk denetimine tabidir. İdari işlemler; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat olmak üzere 5 unsura sahiptir. Dolayısıyla, ödeme emrinin iptali istemiyle süresi içerisinde açılan davada idari işlemlerin unsurları bakımından hukuka uygunluk denetim yapılacaktır.

Bu doğrultuda, tarafınıza bir ödeme emri tebliğ edildiği takdirde, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde, ödeme emrine karşı vergi mahkemesi nezdinde yukarıda yer verilen itiraz sebepleri çerçevesinde dava açılması gerekmektedir. Aksi takdirde vergi dairesi tarafından -vergi icra hukuku kapsamında- haciz aşamasına geçilmesi söz konusu olabilecektir. Bu sebeple, gerçek kişi ve tüzel kişiler bakımından telafisi güç sonuçlara sebebiyet verebilecek sonuçlarla karşılaşılmaması için, yargılama süreçlerinin vergi hukuku alanında uzman avukatlarla takip edilmesinde fayda bulunmaktadır.

Ödeme emrine karşı dava açıldığında borcun tahsili işlemleri durur mu? Ödeme emrine karşı dava açılması işlemin yürütülmesini durdurur mu?

Ödeme emrine karşı dava açılması ile tahsil işlemlerinin kendiliğinden durup durmayacağı hususuna değinmek gerekmektedir. Ödeme emrine karşı dava açılması halinde tahsil işlemleri mahkemece re’sen durdurulmayacaktır.

Vergi/ceza ihbarnamesine karşı (tarhiyat işlemleri tamamlanıp tarafınıza tebliğ edilen ve 30 günlük dava açma süresi içerisinde dava açılmaması halinde ödenecek hale gelen vergileri ihbar eder.) 30 günlük dava açma süresi içinde dava açıldığında, davacı tarafından talep edilmese dahi idari işlemin yürütmesi kendiliğinden durmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca,

“Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur.”

hükmüne yer verilmiştir. Bu hükmün konulmasındaki temel amaç, vergi mükellefine ilişkin tarh edilecek vergi ve cezalara ilişkin olarak mükellefin kendisini vergi mahkemeleri nezdinde savunabilmesi ve hak kaybının engellenmesidir. Öte yandan, tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesine karşı kısmen dava açılması halinde dava açılan kısım bakımından yürütme kendiliğinden duracak; dava konusu edilmeyen kısım için ise böyle bir durum söz konusu olmayacaktır.

Ancak, ödeme emrine karşı açılacak davalarda durum bu açıdan farklıdır. Davacının, ödeme emrine karşı dava açarken mutlaka yürütmenin durdurulması talebinde bulunması gerekmektedir. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilmekle birlikte (Yargılamada vergi mahkemelerinde çoğunlukla teminat alınmamaktadır.) durumun gereklerine göre teminat alınmaksızın da verilebilmektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre yapılacak tahsil işlemlerine karşı açılacak davada uzun yargılama süreci içerisinde hak kaybına uğramamak adına yürütmenin durdurulması talebinde bulunmak önem teşkil etmektedir.

Yürütmenin durdurulması talebi mahkeme tarafından kabul edildiği takdirde İYUK 28’inci madde uyarınca, idare tarafından gecikmeksizin kararda belirtilen şekilde işlem tesis edilmesi veya eylemde bulunulması gerekmektedir. Bu sürenin hiçbir şekilde, kararın idareye tebliğinden itibaren 30 günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak Mahkemece talebin reddi yönünde karar verilmesi halinde, kararın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yürütmenin durdurulması kararına karşı itiraz edilebilmektedir.

Ödeme emrine karşı açılacak davalarda usul ve esas yönünden hak kaybına uğramamak ve konuyla ilgili hukuki danışmanlık ile avukatlık hizmeti sunulabilmesi için Viva Avukatlık ve Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.